BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS »

31 Ocak 2010 Pazar

"mmmm sweeeeet"

bugün tatile girmenin üzerinden bi 2 hafta falan geçti heralde. İşte tam kötü zamanlar bunlar insanda ulan okul olsa kafamı bişiye taksam ne bu böyle boş boş sıhıldım nidalarının tohumlarının atıldığı zamanlar. Böyle düşünmeye başladıysanız, üzgünüz sizi kaybettik.

Sağlıklı bir birey olmak için yapmanız gerekenler:

Okulda hayatınızın nasıl boka sardığını hatırlayın. Her günün bir gün sonrası teslim için son gün olduğunu kendinize hatırlatın. Ha ben 5 ay yatıyorum 2 hafta çalışıyorum bölümünde okuyorsanız şanslısınız vesselam demekten başka bişi gelmiyor elimden. Ballı boklar sizi.

Kafanızı takıcak bişi bulun. Yeni hobiler edinin. 5 sene önce aşık olduğunuz kişi uğruna aldığınız gitara sarabilirsiniz. Ya da fotoğrafçılığa başlayın ama cep telefonuyla olmasın o.

Evde oturmaktan sıkıldıysanız 2 seçenek sunuyorum size.

Dışarı çıkın kerşim! Tatilde sıkılıyosanız bunun tek nedeni vardır. Tam anlamıyla yalnızsınızdır. En yakın arkadaşlarınız "memleket" adını verdiğimiz yerlere gitmişlerdir. Diğer arkadaşlarınızn da kız/erkek arkadaşı vardır. Ya da askerdedirler. Hal böyle olunca ilk bir iki haftanız evde kendinize yettiğinizi dünyaya ispatlayacak şeyler yapmakla geçer. Saçma sapan tarifleri deneyebilir, gecenin yarısına kadar deniz kenarında yürüyebilir, eve gelip ezan okunana kadar film izleyebilirsiniz. Daha sonrası için diyorum ki tanımadığınız insanlarla tanışmaya yönelik işler yapın. Ekşi Sözlük zirvelerini bu yüzden seviyoruz mesela. (Dün akşamkine gidememiş olmam da ayrı bi üzüyor beni bu arada. Celeste seni seviyorm ama artık mamanı kabına dökmeyi öğrenme zamanın geldi bebeğim.)

Şimdi de ikinci seçenek: Bulunduğunuz şehirin dışına çıkmak. İlla ki vardır bi yerlerde arkadaşınız. Alın çantanızı gidin yanına. Kafanıza göre yaşayın. Tanımadığınız bir şehirde tanınmıyorsunuz da. Kendinize farklı kimlikler yaratabilirsiniz, gerçek adınızı kimsenin bilmesi gerekmiyor. Tadını çıkarın.

Doğumgünü tatile denk gelenler için geliyor bu başlık.

Etrafınızda çok az yakın arkadaşınız olabilir. Olsundur. 2 senedir tanıdığınız oysa içini bilmediğiniz insanlarla yakınlaşabilirsiniz. Daha da güzeli bütün sevdiğiniz insanlar gelince tekrar bi kutlamaya çıkabilirsiniz. Ühühüh kimse yok :( gibi emolaşmak yakışmıyor size. Salaklaşmadan polyannacılık oynamanın da kimseye zararı yok. Çıkın gezin takılın sabaha kadar. Bugün sizin doğumgününüz, gidin giyinin kendinizi iyi hissetmeniz gereken daha iyi bir gün yok yıl içinde!
(bence okul bittkten sonra cosmogirl'e falan başvurmalıyım)

Sonuç olarak:
İnsanın her şekilde kendisine yetebilmesi güzel bişi ya. I love myself.

XoXo. (ahaha evet Gossip Girl izliyorm şu an, Blair iyisin.)

29 Ocak 2010 Cuma

Her 6 ayda bir diş hekimine görünmenizi salık veriyorum.

Bugün buraya yine hayatımda ilk kez başıma gelen bi olayı yazacağım. Sanırım böle bişi olmasaydı yazmazdım da zaten. Aman neyse işte..

3 ay önce sert bir turşu yüzüden diş doktoruna taşınır oldum. Doktor dedi kanal yapıcaz edicez, tedavi başladı ama üzerinden onca zaman geçti değişen bişi yok, dedim çek gitsin sıkıldım bu durumdan; Demez olaydım. Küçük yaşlardan beri ortodontistti bilmemneydi bi alışkanlık var dişçi koltuğuna ama bu baya ağır bi travmaydı yani. "aheauehauh 22 senedir beraberiz canım artık her güzel şeyin bi sonu var falans" diye dalga geçerken kolum kadar tornavidasal ve kerpetensel diş söküm sistemlerini gördükten sonra öhöm diye bi kıpırdandım o koltukta. Uyuşturucuyu yerken babamla Girit - Rodos muhabbeti yapan diş doktoruma da artık bişi diyemiyorm. Zamanında çok beddua ettim kadına, oğlunu Hakkari'ye göndermişler askere. Kendimi suçlu hisseder gibiyim.

Neyse efendim ağzım uyuştuktan sonra hanım teyze önce o tornavidayla bi kanırttı dişimi sonra da bi 4 dk süren çekim işlemi başladı. Acı yok da bişiyin çekildiğini hissediyorsun arkadaşım. İçimden oha oha OHAEAAEHAAA modunda sayıklarken bi yandan da ulan diş çıkıcak aniden yerinden, kadın bi de ağzımı burnumu kırıcak o aletle diye tedirginim. Neyse ki böyle bi olay yaşamadık. Diş denen şey baya büyükmüş yannız. İstediğim için aldım, şu an evimde. Kusmadan bakabilceklerine inananlara gösteriyorum. Ha bir de ağzımın içindeki boşluğu tarif etmem baya zor. Diş çektirdikten sonra yemek yememek, bişi içememek ve o boşluğun sürekli kanaması gibi olaylarla karşılaşılıyor yannız. Ha bi de sosisli bişi yemeyin lan damağımı mı yiyorum moduna girebiliyormuş insan. Hani olur da başınıza gelir aklınızda olsun. Öyle oh bitti gittilik bi olay değil malesef.

Ha bir de. Doktor ağzımı çalkalamamı ve tükürmemi yasakladığı için bir vampirin 1 yılda bulamadığı kan kadar kan yuttum eve gelene kadar. En son eeyh yeter midem bulandı diye sokağa bir izimi bırakmaya karar vermişken yoldan geçen teyzenin ağzımdan çıkan kanı görmesi ve üzerime doğru araba mı çarptı sana iç kanaman mı var diye koşmasına hala anlam veremiyorum. Teyze, zaten kafam güzel, midem kan dolu, ağzımda eşşek kadar tampon, dudaklarım uyuşturucudan yamulmuş, bana gelmişsin "112yi arayalım" diye bağırıyosun. Neyse ki derdimi anlatacak kadar iyiydim de yırttık ambulanstan falan. Neyse insanlık ölmemiş en azından sklfjafjasdf.